İlham Gencer: Türkiye’nin akustik belleği

Türkiye’nin ilk piyanist şantörlerinden Bozkurt İlham Gencer, önceki akşam Muğla’nın Bodrum ilçesinde tedavi gördüğü özel hastanede hayata veda etti. Geçirdiği kalp krizi sonucu evinden alınarak hastaneye kaldırılan sanatçının kaybını oğlu Bora Gencer sosyal medya üzerinden kamuoyu ile paylaştı. Oğul Gencer yaptığı açıklamada usta müzisyenin kaybını “Babam, Türkiye’nin babası, benim canım, varlığımın sebebi, dünya iyisi insan, adam gibi adam Bozkurt İlham Gencer’i kaybettik” cümleleriyle duyurdu.  

Bora Gencer; 1922 doğumlu, Cumhuriyet tarihiyle yaşıt caz sanatçısı İlham Gencer’in kaybı ardından yaptığı açıklamada: “Telefonum hiç durmadı. Türkiye’de Atatürkçü, milliyetçi ve karakteri inanılmaz sağlam bir insandı. En büyük arzusu her zaman Türkiye’nin iyi olmasıydı.  Babam 100 yaşını devirmişti ama daha yaşayacak gücü vardı, buraya kadarmış. MESAM bir program yapmak istiyor, Atatürk Kültür Merkezi’nde program düzenleyebiliriz” ifadelerine de yer verdi.  Naaşı Bodrum’dan İstanbul’a nakledilen İlham Gencer’in bugün öğle namazına müteakip kılınacak cenaze namazının ardından Zincirlikuyu Mezarlığı’na  defnedileceği  açıklanırken  kültür ve sanat çevreleri de müzisyenin kaybından duydukları üzüntüyü, sosyal medya ve basınla paylaştı. Ajda Pekkan yaptığı paylaşımında şu ifadelere yer verdi: “Canım ustam, çok değerli hocam, ilk sahnemin duayeni… Sevgili İlham Gencer, ruhun şad olsun, ışıklar içinde uyu.”

Sahnede parlıyordu

Öte yandan sanatçının kaybı üzerine görüşlerine başvurduğumuz caz dünyasının kıdemli isimleri Gencer’in ardından duygularını kamuoyu ile paylaştı. Besteci ve yorumcu Önder Focan açıklamasında “Gencer, çok değerli bir müzisyen. Değerli bir sanat insanı olmasının yanı sıra insanlara değer veren; ayrıca ülkesini, milletini, devletini kayıtsız, şartsız seven bir kişiydi. Ama onun en önemli özelliği, belki çok değerli bir müzisyen olmasının ötesinde ‘star’ özelliği taşımasıydı. Herkes çok iyi müzisyen olabilir. Ama herkes çok iyi ‘star’ olamaz. Gencer hakikaten, yaşından bağımsız olarak, sahnede parlayan, dinleyicisini içine alan gerçek bir yıldızdı” derken besteci ve piyanist Kerem Görsev de ustasına “Türkiye bir müzik çınarını kaybetti. Hepimizin üstünde emeği oldu. 1988-90 arası birkaç konserde İlham Ağabey’e eşlik etmiştim. Onunla birlikte, binlerce parçalık o döneme ait repertuar ve sonsuz anılar yok oldu. Çok üzgünüm” sözleriyle veda etti. 

İlham Gencer’in Los Çatikos ismini verdiği orkestranın ilk solistlerinden birisi de Ajda Pekkan’dı. İlham Gencer (piyano), Sabahattin Tosun (bateri), Mehmet Tosun (bas), Orhan Avşar (bandeneon), Ajda Pekkan (solist)

Beş yaşından beri sahnedeydi

30 Ağustos 1922’de İstanbul’da dünyaya gelen İlham Gencer, Türkçe sözlü hafif pop müziğinin babası olarak anılıyor. Gencer, 2016’da Cazkolik programında Tuncel Gülsoy’a verdiği röportajda müziğe 1931’de, beş yaşındayken annesinden aldığı dersler ve evlerindeki konsol piyanoyu çalarak başladığını anlattı. Doğaçlama çalıp söyleme yeteneğini yine bu söyleşide dile getiren Gencer, ilk bestesi “İlham Vals”i daha beş yaşında ortaya koydu. Yine ilk konserini beş yaşında İstiklâl Caddesi’ndeki Saray Sineması’nda veren müzisyen Halkevleri’nde amatörce başladığı kariyerini, 1944’te Beyoğlu’nda ’Türkiye’nin ilk yerli caz grubu’ olarak bilinen Badi Kemal (trompet), Mehmet Akter (klarnet) ve Türkan Pasiner ile (vokal) sahne alarak sürdürdü.

İstanbul Radyosu’nda 1949-1963 arasında program yapan, lise yıllarında Atilla Dorsay ile sahne alarak The Everly Brothers şarkılarına hayat veren Gencer, Steinway marka ilk piyanosunu, bir müzayededen dönemin ekonomik değeri ile 30 bin TL’ye satın aldı. İlham Gencer, 1950’lerin başında tanınmış ABD’li vokalist Eartha Kitt’e “Kâtibim / Üsküdar’a Gider İken” şarkısını öğreten isim olarak da tanındı.

1960’ta İstanbul Şişli’de, Site Sineması’nın bulunduğu binada “Çatı” kulübünü açan İlham Gencer, kendisinin “Türkiye’nin ilk özel konservatuarı” diye andığı bu kurumda eski eşi Ayten Alpman, Ajda Pekkan, Cem Karaca, Barış Manço, Emel Sayın, Metin Ersoy, Füsun Önal ile Fikret Kızılok’u sahneye taşıdı. Timur Selçuk, Erkut Taçkın, Yurdaer Doğulu, Cahit Oben ve Cahit Berkay’ın da alkışlandığı “Çatı” kulübü, Moğollar ile Siluetler gibi gruplara ev sahipliği yaptı.

İlham Gencer, Lübnan asıllı Fransız Bob Azzam’ın 1961’de seslendirdiği “C’est écrit dans le Ciel” adlı şarkıyı Fecri Ebcioğlu’nun neşeli sözleriyle Türkçe seslendiren ilk isimdi. Bu şarkı hâlen “Bak Bir Varmış Bir Yokmuş” olarak da anılırken eser önce 78’lik taş plak, ardından 45’lik olarak yayımlandığında Türkiye çapında ilgiyle karşılandı ve klasikler arasına girdi. Gencer’in bu çabası, ‘aranjman’ türünün daha fazla yayılmasına sebep oldu ve bu akım ile yüzlerce şarkı yazıldı.

1997’de 50’nci Sanat Yılı jübilesini yapan ve 2009’da “Sanatta ve Siyasette İlham Gencer” adlı biyografisi Sami Coşkun imzasıyla yayımlanan sanatçı, 2008’de milliyetçi duruşundan ve yurtseverliğinden ötürü mahkeme kararıyla asıl adı olan İlham Osman Gencer’deki Osman’ı sildirerek, adını Bozkurt İlham Gencer’e dönüştürdü. İlham Gencer, yaşamının son demlerine değin Pera Palas Oteli’nde piyanosunu başında olmaya devam etti. 

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*