Betül Topaklı / Milliyet.com.tr – Genel sağlık durumunun değerlendirilmesi açısından yılda bir kez check up yaptırmak, hastalıklara dair risk faktörlerini ortadan kaldırıyor. Check up programında akciğer hastalıklarından kemik erimesine, kanserden depresyona kadar pek çok hastalığın detaylı incelemesi yapılıyor ve çıkan sonuçlara göre de gerekli tetkikler uygulanıyor. Her yıl 150 bin kişinin felç geçirmesi nedeniyle check up programına şah damarı ultrasonu eklenmesi büyük önem taşıyor. Çünkü yılda bir kez yaptırılacak şah damarı ultrasonu hayat kurtarıyor. Söz konusu ultrason beyne giden kan akışını sağlayan şah damarlarında tıkanıklık var mı yok mu ortaya koyuyor.
“Felç yani inme geçirmemizin nedeni olarak karşımıza en sık şah damarı hastalıkları çıkar” diyen Kalp ve Damar Cerrahisi Prof. Dr. Ahmet Akgül, “Atardamarlar oksijeni yüksek olan yani ‘temiz’ kanı kalpten alıp organlara götürür. Kalpten çıkan en büyük atardamar aort damarıdır. Aort, vücudun tüm organlarına giden damarların çıktığı damardır ve ilk dallarından biri şah damarıdır. Vücutta bulunan 2 şah damarı aort damarından çıkar ve boynun her iki yanından beyin dokusuna ulaşır. Yani beyni besleyen, temiz kan ve besin için şeker götüren damardır. Tüm beynin beslenmesi esas olarak şah damarları tarafından yapılsa da, boynun arka tarafında yine yanlarda seyreden vertebral arterler de beyni beslemeye yardımcı olur. Sonuç olarak, kansızlığa dayanıklılığı en zayıf organ olan beyni besleyen 4 ana damar var ve bunların en önemlileri şah damarları yani karotis damarlarıdır“ dedi.
3 DURUMDA DA VÜCUDU MAHVEDİYOR
Şah damar tıkanıklığının ana nedeninin damarın aterosklerozu olduğunu söyleyen Prof. Dr. Ahmet Akgül, “Ateroskleroz yani atardamar sertleşmesi tüm vücut damarlarını tutan yaygın bir hastalıktır. Karotis arterlerin yani şah damarlarının aterosklerozu da diğer damarlardaki ateroskleroza benzerlik gösterir. Ateroskleroza bağlı gelişen karotis arter darlığı, beynin beslenmesini engelleyen en önemli nedenlerden biri. Damar sertleşince damar içinde plaklar oluşur ve bu plaklar zamanla yırtılıp pıhtı oluşumuna, yağ ve kan hücreleri ile tıkanmaya yol açar” diye konuştu.
“Damar sertleşmesinde 3 sorun oluşur: İlki, sertleşen yerden kopan parçalar direkt olarak kanın akış yönüyle beyin içine gider ve küçük çaplı bir damarcığı tıkar. Bu durumda o damarcığın beslediği beyin dokusu neyle görevliyse o işlev kaybolur veya azalır. Örneğin, şah damarından kopan parça beynin görme işlevini yerine getiren dokusunu besleyen damarcığı tıkarsa, hastanın görme işlevi bozulur. Yine aynı şekilde kolları hareket ettiren bölgenin damarına gelirse, hastanın kolları felç olur veya hareket ettirmekte güçsüzlük yaşar. İkincisi, şah damarında sertleşen bölgeden parça kopmaz ancak kanda dolaşan yağ parçacıkları, kan hücreleri ve pıhtılar gibi maddelerin birikmesi sonucunda, şah damarının o bölgesinin daralmasına yani kan geçişi için iç boşluğun azalmasına yol açar. Bu durumda beyne daha az kan gider ve sorunlar oluşmaya başlar. Üçüncüsü, şah damarında sertleşen bölgenin esnekliği kaybolur ve içindeki kan basıncının da etkisiyle o bölgede baloncuk yani anevrizma oluşur. Baloncuk nedeniyle kan akımı yavaşlayacağı için pıhtı oluşur ve bu pıhtı zamanla oradan koparak beyinde tıkanıklığa yol açar.” – Prof. Dr. Ahmet Akgül
KULAK ÇINLAMASI, BAŞ DÖNMESİ, GÖZ KARARMASINA DİKKAT!
‘Şah damardaki bomba’ olarak nitelendirilen hastalık bazen belirtilerle kendini gösteriyor, bazen de sinsi ilerliyor. “Tıkanıklık beyinde sorun yaratmamış ise ilk zamanlarda kulak çınlaması, baş dönmesi ve göz kararması gibi şikayetler oluşturur ama ilerleyen dönemde felce neden olabilir” diyen Prof. Dr. Ahmet Akgül, “Eğer anevrizma oluşmuş ise boynun yan tarafında bir şişlik oluşur ve bu şişlik üzerinde kalp gibi nabız atışı hissedilir. Tıkanıklık tanısı için önce muayene yapılır. Şah damarı üzerinde nabız atışlarına bakılır ve dinleme ile üfürümler duyulur. Daha sonra dopler ultrason ile tanı konulur” bilgilerini paylaştı.
NABIZ ALINAMADI, YATAKTAN KALKAMAZ HALE GELDİ
Hastalığı önlemek için kan sulandırıcı ve damar açıcı ilaçların yanı sıra damarı açmak için şah damarı ameliyatı, anjiyografik balon ve stent uygulaması yapılıyor. Bu tedaviler içinde en başarılı yöntemin halen şah damarı ameliyatı yani karotis arter endarterektomi olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Ahmet Akgül’e yaklaşık 23 gün önce ameliyat olan 41 yaşındaki Birsen İlarslan, hastalığını ve bu süreçte yaşadıklarını anlattı:
“5 ay önce epilepsiye benzeyen nöbetler geçirmeye başladım. Bunun üzerine hemen Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi’ne gittim ve 11 gün hastanede yattım. Tam epilepsi tanısı konacakken, hemşirenin kolumdan nabız alamaması nedeniyle hastalığımın seyri değişti. Çekilen ultrason sonucunda hastalığımın nabızsızlık hastalığı (Takayasu Arteriti) yani olduğu anlaşıldı. Sol şah damarımın yüzde 100’ünün, sağ şah damarımın ise yüzde 70’inin tıkalı olduğunu öğrendim. Hastalığımın çok ilerlediğini aktaran doktorlar, tedavimin başka bir hastanede devam etmesinin daha doğru olacağını söylediler. Aynı gün Ankara’ya sevkim gerçekleşti. 55 gün kadar hastanede yattım. Artık tuvalete gitmek için bile yataktan kalkamıyordum.”
‘AMELİYAT OLMASAYDIM ÖLECEKTİM’
“Vücudumda enfeksiyon çok fazla olduğu için Ankara’daki doktorlar da beni ameliyat etmek istemedi. Bunun üzerine eşim hastalığımla ilgili araştırma yapmaya başladı. Prof. Dr. Ahmet Akgül’ün bu konuda uzman olduğunu öğrendik ve kendisiyle iletişime geçtik” diyen Birsen İlarslan, “Bize ‘Yüzde 70 tıkalı olan sağ şah damarı açarım ancak felç kalma ve ölüm gibi riskleri var. Göze alıyorsanız ameliyatı yaparım’ dedi. Ben de önce Allah’a sonra Ahmet Bey’e güvenerek ameliyat olmayı kabul ettim. Perşembe günü hastaneye gittim. Cuma günü sağ şah damarıma stent takıldı. Cumartesi günü taburcu oldum. Ameliyat sonrasında Ahmet Bey ile konuştuğumuzda sağ şah damarımın çok inceldiğini, biraz daha müdahale edilmeseydi ölebileceğimi söyledi. 23 gün önce yatağa bağımlı bir haldeydim. Şimdi ise sağlığıma kavuştum. 5 ay önce belirtilerini gösteren hastalığın vücudumdaki varlığı aslında 10 yıl öncesine dayanıyormuş. Şah damarı tıkanıklığında erken tanının çok önemli olduğunu yaşayarak öğrendim” açıklamasını yaptı.
Bir yanıt bırakın