6 Şubat depreminde kaybolanlar yangın kurbanı mı? Sismik boşluktaki 4 noktaya dikkat!

Zeynep Dilara Akyürek / Milliyet.com.tr – Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinde 50 binden fazla kişi yaşamını yitirmiş, birçok apartman ve hikâye de hafızalara kazınmıştı. Hatay’daki Rönesans Rezidans ve Kahramanmaraş’taki Pırlanta Apartmanı da bu yapılar arasındaydı. ‘Cennetten bir köşe’ sloganlarıyla satışa sunulan Rönesans Rezidans’ta 55, depremin merkez üssü Kahramanmaraş’taki Pırlanta Apartmanı’nda 13 ve aile apartmanında yaşayan Mursaloğlu ailesinin 3 ferdinden 6 Şubat’tan beri hâlâ haber alınamadı. Kayıp yakınlarından haber alamayan, hatta DNA örneklerine dahi rastlanmayan birçok vatandaşın deprem sonrasında çıkan yangınlar yüzünden tamamen yok olmuş olabilecekleri iddiaları son günlerde sıklıkla konuşuluyor. Peki bu iddialar doğru olabilir mi? Prof. Dr. Celal Şengör’ün de deprem sonrası ikincil afet olarak dikkat çektiği yangınları ve sonuçlarını Kocaeli Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şerif Barış, Karadeniz Teknik Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Can Altunışık ve Gazi Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bülent Özmen anlattı.

‘YANGIN İKİNCİL AFET OLARAK GÖRÜLMELİ’

Deprem sonrası meydana gelebilecek ikincil afetlerden biri olan tsunami sık sık gündeme gelse de diğer bir ikincil afet olan yangın da önemli sonuçlar doğurabiliyor. Bu sebeple uzmanlar yangının önemsenmesi için uyarılarda bulunuyor.

Doç. Dr. Bülent Özmen: Betonarme binalarda şu anda doğalgaz çok yaygın aynı zamanda herkes evinde elektrik kullanıyor. Bunlara bağlı olarak da yangınlar çıkıyor. Tabii bunların ne düzeyde olacağıyla ilgili bir şey söylemek mümkün değil ama olması olası. Doğal gaz hattı patlayabilir. Bazı evlerde iş yerlerinde hastanelerde kimyasal maddelerin reaksiyona girmesi neticesinde yangın olabilir. Dolayısıyla afetle ilgili depremlerle ilgili önlem alırken ikincil afet diyebileceğimiz yangınla ilgili de önlemleri düşünmek müdahale planlarımızı ona göre yapmakta yarar var.

Deprem sonrası İstanbul özelinde alınan önlemlere ilişkin konuşan Prof. Dr. Şerif Barış, İstanbul’un 6 Şubat depremlerinin merkez üssü Kahramanmaraş’a oranla daha şanslı olduğuna dikkat çekti.

Prof. Dr. Şerif Barış: Şunu düşünmek lazım, her apartman girişinde ‘gaz stop’ denen doğal gazı kesen bir sistem var, İGDAŞ ana regülatörlerde 800 kadar ivmeölçer koyarak yangını önleyecek. İstanbul’un bir avantajı var. Boru hasarları fayın çelik boruları kırmasıyla değil çünkü fay şehrin içinden geçmiyor sadece deprem dalgalarının oluşturacağı hasarlarla bu olabilir. Yangın sadece İstanbul için değil her yerde ikincil afet olur. Özellikle sanayi kimyasal madde barındıran yerler buna dair özel önlem alması lazım.

‘KAYIPLARIN SEBEBİ YANGINLAR DEĞİL’

Depremlerin ardından yakınlarına ulaşamayan ve kayıp ihbarında bulunan çok sayıda kişi de olmuştu. Bazı depremzedelerin DNA izleri dahi bulunamamıştı. Enkazlarda çıkan yangınların ise bu durumlara sebep olup olamayacağı konusunda açıklama Prof. Dr. Şerif Barış’tan geldi.

“Bu insanların kaybolmalarının nedeni kesinlikle yangın değil. İBB İtfaiye Daire Başkanlığı’ndan aldığım bilgilere göre, konut yangınlara ya da küçük sanayi yangınlarında insan DNA’sının kaybolacağı kadar yüksek ısı oluşmuyor. Bu nedenle kayıpların sorumlusu yangın değil.” – Prof. Dr. Şerif Barış 

1509’DAN SONRA AHŞAP EV YAPMAK YASAKLANDI

Günümüzden 513 yıl önce tahmini büyüklüğü 7.2 ila 8 olan 11 şiddetindeki, tarihin en büyük İstanbul depremlerinden biri meydana geldi. ‘Küçük Kıyamet’ diye anılan depremlerin ardından şehirde büyük yangınlar çıkmış ve ahşap yapılar tamamen yanmıştı. Yaşanan felaketin ardından bir süre ahşap bina yapmak da yasaklanmıştı. Doç. Dr. Bülent Özmen, yangınların etkisini 17 Ağustos’taki TÜPRAŞ yangınını da hatırlatarak anlattı.

Doç. Dr. Bülent Özmen: Zaman zaman yangın konusu gündeme geliyor. Bu doğrudan yapı stoku ile ilgili olabiliyor, örneğin 1509’da İstanbul’da ‘Küçük Kıyamet’ denen bir deprem oldu. Bu deprem neticesinde çok sayıda insan ölürken, yıkılan evler aynı zamanda da yanmıştı. Bunun nedeni de evlerin büyük çoğunluğunun ahşaptan yapılmış olmasıydı. O depremden alınan ders doğrultusunda ahşap ev yapmak yasaklanmış, betonarme ve başka malzemeler kullanılmıştı. Yangın yolu kaplayabilir, köprüyü kapatabilir, sizin müdahalenizi engelleyebilir. Bunun en acı örneklerinden biri 17 Ağustos’ta depremden sonra çıkan TÜPRAŞ yangını olabilir. Bu yangın günlerce sürdü. Uluslararası yardım alındı. Neyse ki patlamadan söndürüldüğü için çok daha büyük bir felaketin önüne geçildi.

‘SON VERİLER DEPREME DAİR ENDİŞELERİ HAKLI ÇIKARIYOR’

Prof. Dr. Celal Şengör, yangınlarla ilgili geçtiğimiz günlerde çarpıcı açıklamalarda bulunmuştu. Olası İstanbul depreminde yaşanması tahmin edilen yangın tehlikesiyle ilgili inşaat teknikleri de sıklıkla gündeme geliyor. Prof. Dr. Ahmet Can Altunışık, son dönemdeki araştırmaların, depreme dair endişeleri haklı çıkardığını söyledi.

Prof. Dr. Ahmet Can Altunışık: Olası İstanbul depremi için yapılan simülasyonlar sonucu ortaya çıkan sayısal veriler deprem sonrası yangınların doğuracağı etkiler hakkındaki endişeleri haklı çıkarmakta. Depremle mücadele kapsamında alınacak en temel önlem, mevcut yönetmeliklere uygun şekilde yapılacak bir tasarım ve bu tasarım sonucunda ortaya çıkan projelerin yerinde düzgün bir işçilikle uygulanması ve bu süreçlerin tamamının denetim mekanizması tarafından takip edilmesi şeklinde sıralanabilir. Bunlara ek olarak, mevcut yapıları olası İstanbul depremine hazır hale getirmek için yapılan performans analizleri sonucunda ihtiyaç duyulması halinde yapıların onarımı ve güçlendirilmesi kapsamında yapılan çeşitli uygulamalara da başvuruluyor.

Günümüzde birçok yapı depreme dayanıklı hale getirilmek amacıyla güçlendiriliyor. Lif takviyeli polimerlerle yapılan sargılamalar ve betonarme veya çelik mantolamalar günümüzde yaygın olarak kullanılan güçlendirme teknikleri olarak karşımıza çıkıyor. Fakat güçlendirme uygulamalarında kullanılan çelik, epoksi, kompozit kumaşlar gibi malzemeler yangına oldukça duyarlı olabiliyor. Dolayısıyla bu malzemeler kullanılarak yapılan güçlendirme uygulamaları yangın güvenliğinin gerekliliklerinden bağımsız olarak düşünülmemeli. – Prof. Dr. Ahmet Can Altunışık

SİSMİK BOŞLUK GÖRÜLEN 4 BÖLGEYE DİKKAT!

Gündemden düşmeyen, ‘Olası Büyük İstanbul Depremi’nin yanında Türkiye’de ‘sismik boşluk’ üzerinde olan iller de yapı stoku açısından önlem alınması gereken noktalardan biri. Prof. Dr. Ahmet Can Altunışık, Marmara Bölgesi haricinde 4 ile özel olarak dikkat çekti.

Prof. Dr. Ahmet Can Altunışık: Bahsi geçen risklerin doğurabileceği ciddi sonuçlar düşünüldüğünde Türkiye’de sismik boşluk olduğu belirtilen ve deprem beklenen Bingöl, Erzincan, Adana, Hatay ve Marmara Bölgesi başta olmak üzere ülke genelinde ilgili önlemlerin alınması gerekiyor. Bu kapsamda özellikle erken uyarı sistemlerinin geliştirilmesi ve kullanımının yaygınlaştırılması son derece kritik bir önem arz ediyor. Ayrıca deprem ve yangın arasındaki ilişki için genel bir değerlendirme yapıldığında, mevcut deprem yönetmeliğimizin kapsamının yangın yüklerini de dikkate alacak şekilde genişletilmesi, mevcut yangın yönetmeliğimizin ise performansa dayalı yapısal tasarım kriterlerini içerecek şekilde detaylandırılması ve gelişmiş ülkelerin sahip olduğu yangın mühendisliği yaklaşımlarını dikkate alması gerektiği ortaya çıkıyor.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*