Nükleerin maliyeti
Raporu hazırlayan Schneider, güneş ve rüzgar santralleri için seviyelendirilmiş elektrik maliyetinin (LCOE) nükleerden daha düşük olduğunu söylüyor. ABD merkezli Lazard tarafından yayınlanan verilere göre 2022 yılında güneş ve rüzgar için LCOE 45-130 doları/MWh arasında değişiyor. Nükleer için ise ortalama 180 ABD Doları/MWh civarında.
Schneider, “PowerPoint Reaktörleri” olarak tanımlanan dördüncü nesil reaktörlerin, “çizim tahtasında neredeyse hiç yer almadıklarını” ve yetkililer tarafından onaylanmadıkları için yenilenebilir enerji kaynaklarıyla rekabet edemeyeceklerini söyledi. “Tasarım yoksa, mevcut yakıt zinciri yoksa, güvenlik analizi yoksa potansiyel rekabet gücünü nasıl tartışabiliriz? Bu fikirlerin herhangi bir ölçekte uygulanması onlarca yıl uzakta. Hızlı nötron reaktörleri veya erimiş tuz reaktörleri gibi bu kavramsal fikirlerin çoğu onlarca yıldır konuşuluyor. Yenilenebilir enerji kaynaklarıyla mevcut santrallerin maliyet farkının artmasıyla birlikte bunların var olma ihtimali de azalıyor.”
“Nükleer enerji ve yenilenebilir enerji birbirlerini tamamlayıcısı değil”
Schneider, yenilenebilir enerji ve nükleer enerjinin hiçbir zaman birbirini tamamlayıcı enerji kaynakları olmayacağını söylüyor. Örnek olarak Avrupa’nın ilk kurumsal kaynak planlama projesi olan Finlandiya’daki Olkiluoto-3 nükleer reaktörünü veriyor. Nükleer tesisin, toptan satış pazarındaki enerji fiyatlarının düşmesi nedeniyle Nisan’da zorlukla hizmete girdiğini ve Mayıs ayında üretimini düşürmek zorunda kaldığını belirtiyor. Santralin yenilenebilir enerji kaynaklarının esnekliğiyle rekabet edemeyeceğini söylüyor.
“Rüzgar ve güneş gibi değişken yenilenebilir enerji kaynaklarının artan penetrasyonu, talep-tepki, depolama, verimlilik, yeterlilik, hidroelektrik ve biyokütle gibi ince ayarlı, esnek ve tamamlayıcı unsurlara ihtiyaç duyuyor. Devasa ilk yatırımı amorti etmek için nükleer enerjinin mümkün olduğu kadar çok saat çalışması gerekiyor.”
Schneider, rüzgar ve güneş teknolojilerinin birlikte iyi çalıştığını ve elektrik şebekesinin baz yükünün büyük bir kısmını üretebileceğini ifade ediyor. Aynı zamanda nükleerin kârlılığını da “yediğini” söylüyor. Schneider, “Yenilenebilir enerji kaynaklarının ve nükleer enerjinin tamamlayıcı olmadığını, aynı zamanda yenilenebilir enerjinin payı arttıkça bunların giderek daha çelişkili hale geldiğini açıkça gösteren birçok sistemik özellik var” sözlerini sarfediyor.
Raporda neler yazıyor?
Raporda, güneş, hidroelektrik ve rüzgardan oluşan yenilenebilir teknolojilerin enerji güvenliği konusunda ana “iyimserlik” alanı olduğu belirtiliyor. Belgede, nükleer enerjinin, en iyi ihtimalle marjinal kalacağı ve çoğu zaman önümüzdeki zorluklarla alakasız olacağı ifade ediliyor.
Güneş enerjisinin 2022 yılı sonunda toplam kurulu gücü 1.047 GW‘a ulaştı. Sektörün, yıllık üretimini benzeri görülmemiş bir hızla artırarak yıllık 1.309 TW/saat üretime ulaştı. 2023 yılında ise 400 GW‘ın üzerinde güneş enerjisi kapasitesi eklenmesi bekleniyor. 10 yıllık süre zarfında güneş enerjisi projelerinin LCOE’si %83 oranında azalırken nükleer santrallerin %47 oranında arttı. Bu da nükleer enerjinin en pahalı elektrik üretme yöntemi olduğu anlamına geliyor.
Nükleerin payı düşüyor
Rapora göre nükleer enerjinin küresel üretimi geçen yıl %4 oranında düştü. Geçtiğimiz sene nükleer enerji kapasitesine net 4,3 GW ilave edilmesi ve dört reaktörün hizmet dışı kalmasına rağmen gerçekleşti. Ancak belgede, Haziran ayı sonu itibarıyla 58 yeni reaktörün inşa halinde olduğu belirtiliyor. Bu rakam geçtiğimiz seneye göre 5 reaktör fazla. Nükleerin küresel elektrik üretimindeki payı ise %9’a düştü. Bu düşüş, Fukushima nükleer kazasından sonraki yıl olan 2012’den bu yana en büyük düşüş.
İnşaat ve izin süreleri uzun
Raporda, reaktör inşaat sürelerinin ortalama altı yıl olduğu belirtiliyor. Geçen yıla göre bir miktar düşüş kaydedildi. Hızlandırılmış sürece rağmen, yıl boyu süren gecikmeler, “uzun” lisans prosedürleri, karmaşık finansman müzakereleri ve saha hazırlıkları gibi başka zorluklar da ortaya çıkıyor.
Çin, 2012’den 2021’e kadar 39 yeni nükleer tesis inşa etti. Rapora göre, ülke ayrıca 2023’te bir adet SMR (Küçük Modüler Reaktör) inşa etti. Ancak yazarlar, bunların “tarihsel maliyet artışları ve zaman aşımları modeline” maruz kaldıklarını, bunun da SMR’lerin gelecekte ticarileştirilmesinin daha zor olacağı anlamına geldiğini belirtiyor.
Raporda son olarak, “Genişlemeye yönelik iyimser hedeflere rağmen, karbondan arındırılmış bir dünyada nükleer enerji için biçilen rol, hem maliyet hem de teknik açıdan devam eden rekabetçi baskılarla karşı karşıyadır. Buna, çalışan reaktörlerin ekonomisi ve yenilerinin finansmanı da dahildir.” ifadelerine yer veriliyor.
Bir yanıt bırakın