Fazilet Şenol / Milliyet.com.tr – Vikinglerle ilgili yazılan kitaplar, çekilen film ve diziler hatta efsanevi kaynaklar bugüne kadar Vikingleri yalnızca İskandinavya’dan yola çıkıp deniz yoluyla Avrupa ve ötesini yağmalayıp savaşmak gibi emelleri olan vahşi ve barbar bir toplum olarak gösteriyordu. Ancak yapılan çalışmalar her geçen gün Vikinglerle ilgili bildiklerimizi altüst etmeye devam ediyor. Peki Vikingler gerçekte kimlerdi, düşünüldüğü gibi hepsi İskandinav kökenli sarışın savaşçılar mıydı? Ünlü İngiliz bilim dergisi Nature’da yayınlanan 6 yıllık bir araştırmanın sonuçları, Vikinglerin bilinen imajını yerle bir ederek bambaşka bir gerçeği gün yüzüne çıkarıyor.
Avrupa ve Grönland’a dağılmış arkeolojik alanlardan 400’den fazla Viking iskeletinin incelendiği araştırmanın yazarlarından Profesör Eske Willerslev, “Araştırmamız, birçok kişinin kahverengi saçlı olduğu ve İskandinavya’nın dışından gelen genetik akıştan etkilendiği için Vikinglerin modern sarı saçlı imajını bile çürüttü” ifadelerini kullandı. Tarih araştırmacısı Doç. Dr. Selahattin Özkan, Viking kralı II. Kara Halfdan için yazılan destandaki “Halfdan burada büyüdü. Çok geçmeden güçlendi, serpildi ve ‘kara’ saçlandı” örneğiyle araştırmaya atıfta bulunarak çarpıcı açıklamalarda bulundu.
‘VİKİNG KİMLİĞİ KÜLTÜREL BİR TANIMLAMA’
Yayınlanan makalenin iki önemli sonucu olduğuna değinen Doç. Dr. Selahattin Özkan, “Vikinglerin hangi rota ve yolları izlediği, hangi ülkelere yerleştiği hangi kıtalar üzerinde izler bıraktığı gibi birçok sorunun cevabını görebiliyoruz” dedi. Araştırma sayesinde Vikingler’in, Avrupa’da yarı efsanevi olarak yorumlanan kaynaklarda gösterildiği şekilde hareket ettiklerini gördüğümüzü dile getiren Doç. Dr. Selahattin Özkan, “Buralarda şehirler kurdular, yerleşik hayata geçtiler ve yerel halklarla kaynaştılar. Bu da araştırmanın ikinci sonucunu doğuruyor. Viking kimliği doğrudan bir etnik unsura dayalı değil. Viking kimliği, kültürel ve sosyo-ekonomik bir tanımlama. Bu tanımlamaya etnik köken olarak İskandinavya’da yaşayan bir Germen asıllı halk öncülük etmiş ama bununla da sınırlı kalmamış” ifadelerini kullandı.
Yerel halktan birçok kişinin Viking kimliği altında yaşadığına dikkat çeken Doç. Dr. Özkan, “İnsanlar köleleştirilmeyle bu kimlik altına girmiş olabilir. Elimizdeki kaynaklar gösteriyor ki Avrupa’da halklar birbiriyle çok yakından temas etmiş, kolonileşme ve köleleştirmeyle karışmışlar. Bu makale bize bunu bir bilimsel bir dayanakla göstermiş oluyor” diye konuştu.
Viking mezarlığında bulunan Kata adlı bir kadın iskeleti
‘İSKANDİNAVLARA BENZEMESE DE VİKİNGLERİN DEVAMI OLABİLİR’
“Günümüzde İskandinavya’da yaşayan halklar doğrudan Viking kimliğinin sahiplenicisi olamaz. Baltıklarda, Balkanlarda, Batı ve Güney Avrupa’da hatta İngiltere’de yaşayan, İskandinavlara benzemeyen birçok halk da Vikinglerin devamı olabilir” diyen Doç. Dr. Özkan tek fenotipin İskandinavya halklarının olamayacağını, günümüzde yaşayan birçok insanın Vikinglerin soyunu devam ettirebileceğini, her Viking’in sarışın, iri yapılı ve mavi gözlü olamayacağını çünkü diğer milletlerle karıştıklarını dile getirdi. Vikinglerin kimliklerini aşılayıp yeni bir toplum yapısı oluşturduklarına vurgu yapan Özkan şu ifadeleri kullandı:
“İngiltere, Ukrayna ve Baltık örneği birer işaret. İrlanda, Grönland ve Fareo Adaları örnekleri ise yerel halkların köleleştirilmesiyle meydana getirilmiş. Bunun yanı sıra kaynaklar, Vikinglerin kendileriyle birlikte aynı yolu çizen farklı insanlara çok fazla yabancı davranmadığını gösteriyor. Yeter ki kendi yöntemleriyle, kendi sahiplikleriyle herhangi bir sorun yaşamasınlar.”
Konuya Normandiya üzerinden örnek veren Doç. Dr. Selahattin Özkan, Fransa’da kuzeyli halkların yaşadığı Normandinya’nın Vikingler tarafından kurulduğuna dikkat çekerek, “Vikingler Normandiyayı kurduktan sonra yerel halkla kaynaştı, yerel halkın dilini yani Fransızca’yı konuşmaya başladı. Ortak bir kültür oluşturdular ve yerel halk da kuzeyli adetlerini benimseyip onlar gibi politika izledi. Aralarında üst mevkilere gelmek isteyen aileler de yükseldi. Bunun bir başka örneği de bugün Ukrayna Devleti’nin temellerini atan Kiev’de kurulan Knezlik’te görüyoruz. Kiev Knezliğini kuranlar Vikinglerdi. Gen haritası da bunu çok rahat bir şekilde göz önüne seriyor. Zamanla Viking soyluları onlara tabi olarak yaşayan Slav halkla kaynaştı. Slavlar da Vikingler gibi devlette söz sahibi olabilirken Knezlik içindeki Vikingler de Slav dilini benimseyip Slavlaştı” dedi.
‘İNGİLİZLERİN KÖKENİ VİKİNGLERE DAYANIYOR’
Çalışmanın çok net şekilde ortaya koyduğu konulardan birinin hem kültür hem etimolojik açıdan İngilizlerin, Vikinglere Normandiya üzerinden çok şey borçlu olması olduğunun altını çizen Doç. Dr. Özkan, Vikinglerin İngiliz Adası üzerinde kuzeyli bir devlet kurduklarını, 1066 yılında Normandiyalı William’ın adayı fethetmesiyle beraber Normandiya kültürünün İngiltere kültüründe ağır bir etki bıraktığını, hatta İngiliz köklerinin Vikinglerden geldiğini söylemenin yanlış olmayacağını şöyle aktardı:
“İngiltere kültüründe, Fransızca’nın etkisini görüyoruz ancak aynı zamanda Viking etkisini de görüyoruz. Ve bu İngiliz ulusal kimliğini oluşturan son katkıydı, bunun izlerini gen haritası da bizlere gösteriyor. Bu çok ilginç. Bir koloni olmasına rağmen Viking izleri hâlâ İngiltere’de devam ediyor. Günümüzdeki İngiliz hanedanının ilk ismi Normandiyalı William’dı. Bu anlamda hanedanın kendisini dayandırdığı ismin Normandiyalı olması, hatta Normandiyalı William olması da çok ilginç. Çünkü ataları itibarıyla William, Viking soylu bir kişiydi. Kraliyet ailesi de köklerini buraya dayandırmaktadır. Bu sebeple ‘İngilizlerin kökleri Vikinglere dayanıyor’ demek de yanlış olmaz. Hatta dil bilimciler, etimolojik olarak İngilizcenin bir Anglo-Sakson dilinden daha çok Nordik bir dil olduğunu söylerler. Çok iddialı bir konu ancak tartışmaya değerdir.”
Bir yanıt bırakın