Futbol popülerlik anlamında dünyanın en büyük sporu, bunun sebeplerinden birisi de futbolun belirsizlik içermesi ve sürprizlere açık olması. Örneğin basketbolda Los Angeles Lakers Avrupa’dan herhangi bir takımla 10 maç oynasa hepsini kazanacağını biliriz. Ancak futbolda Barcelona 4.ligten bir takımla oynadığı zaman küçük takımın şansı azımsanmayacak kadar fazla olabiliyor. Normal hayatta negatif bir anlam içeren “belirsizlik” kavramı sporda yükseltici ve pozitif bir etki yaratıyor. Uzun yıllar Federer, Nadal ve Djokovic’in hakimiyetinde geçen erkekler tenisi giderek basketbola, kadınlar tenisi ise herkesin herkesi yenebildiği futbola benzemeye başladı. Bugün kadınlar tenisinin daha fazla seyir zevki vermesi ve tercih edilmesinin en büyük sebebi sürprizlere açık olması. Örneğin 2 ay sonraki Avustralya Açık’ı erkeklerde çok büyük bir sürpriz olmazsa % 90 Novak Djokovic kazanacak. Kadınlarda ise aynı turnuvada en az 8 şampiyon adayı sayabiliriz, işin sırrı burada yatıyor.
2023 sezonu kendini ispat edenlerin yılı oldu, bunların başında Iga Swiatek geliyor. Polonyalı oyuncu turdaki en kompakt oyuna sahip tenisçi, Swiatek 2023 yılında da aralarında Roland Garros ve sezon sonu finalleri olmak üzere 6 turnuva kazandı ve yılı dünya sıralamasında ilk sırada kapattı. Bütün ihtişamına rağmen Swiatek’in kırılgan bir oyuncu olduğunu düşünüyorum, sene içinde aslında bunu fazlasıyla gösterdi ancak bu noktada rakipler arasında kendisi kadar çok yönlü bir oyuncu bulunmaması Polonyalı oyuncunun en önemli şansı oluyor. Örneğin Swiatek, Steffi Graf gibi en iyi döneminde kendi Monica Seles’ini bulabilse daha sağlıklı bir değerlendirme yapabiliriz. Aryna Sabalenka ise Avustralya Açık’ı kazanarak nihayet üzerindeki baskıyı attı, o artık bir grand slam şampiyonu. Genel anlamda çok başarılı bir sezon geçiren Sabalenka üzerine koyarak devam edecektir. Sabalenka ile beraber yılın bir başka kazananı ise Coco Gauff oldu, o da 15 yaşında başladığı profesyonel kariyerinde 4 sene sonunda bu sene Amerika Açık’ı kazanarak önündeki tüm kapıları ardına kadar açtı. 2023 sezonunun en büyük sürprizi ise sezonun en prestijli turnuvası olan Wimbledon’ı kazanan Marketa Vondrousova oldu. Çek oyuncunun turdaki çoğu tenisçiye ters gelen teknik bir oyunu var, bu anlamda 2024 sezonunda da her turnuvanın gizli favorisi olacaktır.
Bütün bu oyuncular bir tenis ve spor geleneği olan Çek Cumhuriyeti, Rusya, Polonya, Amerika gibi ülkelerden geliyorlar, bu ülkelerde bir şeyleri inşa etmek daha kolay. Ancak bunların hiçbirinin olmadığı Tunus’tan gelen Ons Jabeur aslında 2023 yılının en büyük kazananlarından birisi oldu. Bu sene 2.kez Wimbledon’da final oynayan, 2022 yılının Amerika Açık finalisti Ons Jabeur şimdiden tüm istatistikleri alt üst etti bile, sadece tenis değil, kendisi artık Afrika’nın tarihte yetiştirdiği en önemli sporculardan birisi. Koleksiyonunda en büyük eksik parça olan grand slam şampiyonluğunu ise eninde sonunda yakalayacağını düşünüyorum. Pozitif enerjisinden dolayı “ mutluluk bakanı “ olarak anılan, tenis dünyasında herkesin çok sevdiği bir isim olan Jabeur’un başarıları herkesi fazlasıyla mutlu ediyor. Elena Rybakina, Karolina Muchova ve Jessica Pegula’da performansları ile ilk 10 sıradaki yerlerini sağlamlaştırdılar. 2024 sezonunda da bu oyuncular önemli turnuvaları ve üst sıraları domine edeceklerdir.
Teniste fiziksel, teknik ve mental güç kadar tenisçiler arasındaki ayrımı belirleyecek yeni bir kavram da “adaptasyon”. Bundan sonraki dönemde, farklı taktiklere, farklı seviyelerdeki turnuvalara ve zeminlere daha rahat adapte olabilen oyuncular ayakta kalacak gibi görünüyor. 2023 yılında oyuncuların adaptasyon hızında artış oldu. Örneğin güçlü vuruşları ve servisi olan Elena Rybakina yavaş bir zemin olan ve bu yüzden kendisine ters gelen toprak kortta çok iyi performans gösterdi. Daha önce Roland Garros’ta final oynayan Marketa Vondrousova çim zemin olan Wimbledon’da da şampiyon oldu. Bütün üst seviye oyuncularda benzer etkiyi görüyoruz, artık zemin, turnuva ve ortam farkı ortadan kalkmaya başladı. Daha önceden belli oyuncularda olan bu özellik artık genele yayılmış durumda. Bu faktör 2024 sezonunda kadınlar tenisindeki sürpriz seviyesini ve maçların izlenme keyfini arttıracaktır. Tabii ki oyuncular kadar antrenman teknikleri, data bilimi, kaliteli sağlık ekipleri ve artık dünyanın her noktasındaki maçları izlemeye imkan veren digital teknoloji de bu gelişimde fazlasıyla pay sahibi oldu.
ŞAMPİYON ANNELER GERİ DÖNÜYOR
Caroline Wozniacki tenise ara verip, 2 çocuğunu dünyaya getirdikten sonra bu sene tenise geri döndü ve hiç ara vermemiş gibi mükemmel bir performansla Amerika Açık’ta 4.tura yükseldi. Aynı şekilde Elina Svitolina da doğum yaptıktan bir sene sonra kortlara döndü ve Roland Garros’ta çeyrek, Wimbledon’da ise yarı final oynadı, bu inanılmaz bir performanstı.
Barbora Strycova yine doğumdan sonra 37 yaşında döndüğü kortlarda çiftlerde Wimbledon şampiyonu oldu. 2024 sezonunda da geçen sene doğum yapan eski şampiyonlar Naomi Osaka ve Angelique Kerber tenise geri dönecek. İki hafta aranın bile performansı etkilediği teniste, bir yıldan fazla ara verip bir de üzerine doğum yaptıktan sonra hiçbirşey olmamış gibi oynayabilmek aslında çok anormal bir durum, Svitolina bunu şöyle açıklıyor “Tenise verdiğim 1.5 sene ara ve üzerine çocuğumun dünyaya gelmesi, hiçbir şey bana bu kadar iyi gelmemişti artık tenise daha çok bağlandım.”
BILLIE JEAN KING EFSANESİ
Sadece tenisin değil, sporun en ikonik karakterlerinden olan eski şampiyon kadın tenisçi Billie Jean King teniste kadınların erkeklerle eşit ücret alması için yıllarca büyük bir mücadele verdi. Bu amaç için organize edilen ve King’in bir erkek tenisçiyle oynayıp kazandığı “Battle Of Sexes” maçının 2023’te 50. yıl dönümü kutlandı. Billie Jean King’in bir erkek tenisçiyi yendiği bu maç kadın tenisinin global anlamda kabul edilmesinin temel taşı olarak görülüyor.
20 Haziran 1973’te bugün kadınlar tenisini yöneten WTA’yı (Kadın Tenis Birliği) kuran ve 20 Eylül 1973’teki tüm dünyanın izlediği maçta bir erkek tenisçiyi yenen Billie Jean King böylece teniste devrim yaptı ve bu sporda cinsiyet eşitliğinin kapılarını ardına kadar açtı. Böylece erkeklerin fizyolojik olarak daha güçlü olduğu dolayısıyla maçlarının daha fazla izlendiği yönündeki genel kanı da tarihe karışmaya başladı. Bugün gelinen noktada yazının başında da belirttiğim gibi kadınlar tenisi dünya çapında seyir zevki ve tenis kalitesi olarak erkek tenisinin önünde bulunuyor.
GENÇ YILDIZLAR YÜKSELİYOR
Teniste profesyonel olma yaşı 15 seviyelerine inmiş durumda, 16-17 yaşındaki oyuncuları ise önemli turnuvalarda üst sıralarda görmeye başladık. Bu oyuncuların özellikle mental seviyeleri yaşlarının çok ötesinde bulunuyor. Bu grubun başını çeken Coco Gauff 15 yaşında başladığı profesyonel hayatını 19 yaşında Amerika Açık şampiyonluğu ile taçlandırdı. 16 yaşındaki Rus oyuncu Mirra Andreeva da bu sene Wimbledon’da 4.tur oynadı ve muhteşem tekniği ile Gauff’un yolundan gidecek gibi görünüyor. Aynı şekilde 16 yaşındaki Brenda Fruhvirtova, 18 yaşındaki Linda Fruhvirtova ve 19 yaşındaki Linda Noskova 2023 yılının yükselen değerleri oldular.
21 yaşındaki Çinli Qinwen Zheng ise nihayet bu sene kendisinden beklenen patlamayı yaptı, harika 2023 performansı ile seneyi 15.sırada kapattı. Zheng önümüzdeki dönemin en önemli grand slam şampiyon adaylarından birisidir.
TENİS VE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK
İklim ve sürdürülebilirlik temaları bu sene özellikle grand slam turnuvalarında daha fazla ön plana çıkarılmaya başlandı. Bu konu ile ilgili en dikkat çekici etkinlik Wimbledon’da yapıldı. The All England Club turnuva döneminde sürdürülebilirlik ve iklim değişimi konulu bir panel düzenledi. Moderatörlüğünü İngiliz futbolunun efsane ismi Gary Lineker’in yaptığı panele; Suzann Pettersen ( eski golfçü ve Avrupa Solheim Kupası Kaptanı ), Lord Sebastian Coe ( Dünya Atletizm Birliği Başkanı ), Hannah Mills ( 2 olimpiyat altın madalyalı yelkenci ) ve İngiliz Tenisçi Heather Watson katıldı. Özellikle iklim krizi ve konuyla ilgili 2030 hedeflerinin konuşulduğu panelde, spordaki sürdürülebilirlik temasının yaygınlaştırılması ve her türlü sporda iklim krizi ile ilgili daha somut adımların atılması temalarının üzerinde duruldu. Panel sonrası açıklama yapan Wimbledon Sürdürülebilirlik Direktörü Hattie Park ise bu çalışmaların Wimbledon gibi global bir organizasyonun iklim krizi konusundaki farkındalık yaratma çabalarını göstermesi açısından çok önemli olduğunu söyledi.
Bir yanıt bırakın