İstanbul baharda film açıyor

Müjde Işıl  – Şehre festival geliyor ve o şehrin havası değişiyor, gündem kültür sanat oluyor. Bu sene 42. kez düzenlenen İstanbul Film Festivali, 19 Nisan’a dek sinemaseverleri zengin bir programla buluşturuyor. Berlin, Sundance, Toronto Film Festivalleri’nden ödüllü yapımlar, merakla beklenen Ulusal Yarışma, Retrospektif Bölümü, dünya sinemasının en yeni örnekleri başta olmak üzere 134 uzun ve 29 kısa metrajlı filmden oluşan programında toplam 14 bölümde, 84 ülkeden 160 yönetmenin filmleri gösteriliyor. 

Gösterimler Beyoğlu’nda Atlas 1948 ve Fransız Kültür Merkezi, Şişli’de CineWAM Premium+ City’s Nişantaşı (Salon 3 ve Salon 7) ve Kadıköy’de Kadıköy Sineması ile Kadıköy Belediyesi Sinematek/Sinema Evi olmak üzere altı salonda yapılıyor. Geçen sene olduğu gibi Eczacıbaşı Genç Bilet ile öğrencilere 10 TL olarak belirlenen biletler hafta içi gündüz seanslarında (11.00, 13.30, 16.00 ) 70 TL; hafta içi 19.00, hafta sonu (11.00, 13.30, 16.00, 19.00) ve tüm 21.30 seanslarında 90 TL. 

Festivalin zengin programından sizler için bir izleme rehberi hazırladık. 

“And the King Said, What a Fantastic Machine/Ve Kral Dedi ki: Ne Harika Makine”: Prömiyerini Sundance Film Festivali’nde yapan belgesel, Lumière Kardeşler’den günümüzün sosyal medyasına, ‘görüntü’nün izini sürüyor. Görüntünün sanatta, günlük yaşamda ve siyasetteki hâkimiyeti, insanları yönlendirme gücü, titiz bir arşiv çalışması ile anlatılıyor. Belgeselin yürütücü yapımcılığını Ruben Östlund üstleniyor. 

“Boğa Boğa”: Onur Saylak’ın “Daha”dan sonraki sinema filmini merakla bekliyorduk. Ulusal Yarışma’da yer alan “Boğa Boğa”, İstanbullu bir çift olan Yalın ve Beyza’nın Assos’ta bir köye taşınmasını ve ardından köylülerle Yalın arasındaki gerilimi anlatıyor. Kıvanç Tatlıtuğ, Funda Eryiğit, Gürgen Öz’lü kadro merak uyandırıyor. Genelde ulusal yarışma filmleri, festival sonrasında vizyon yolculuğuna başlar ama “Boğa Boğa” bir hafta sonra dijital platforma çıkıyor. İleriki yıllar için festival-sinema dengesini dijital platformlar yönünde etkileyecek yapımlardan biri olabilir. 

“Kavur”/“İntihar”: Fırat Özeler’in yönettiği; Cem Yılmaz, Funda Eryiğit ve Tilbe Saran’ın sesleriyle katkıda bulunduğu “Kavur” belgeseli, dünya prömiyerini Rotterdam Film Festivali’nde yapmıştı. Belgesel, bir kadının en sevdiği yönetmen olan Ömer Kavur’un yapıtlarını keşfetme yolculuğunu anlatıyor. Fırat Özeler, bu belgeselin çekimi sırasında Ömer Kavur’un 1971 tarihli ilk kısa filmi “İntihar”a ulaşmış. “Kavur” ile birlikte bu tarihî yapım da seyirciyle festivalde buluşacak. 

“Saint Omer”: Geçen yıl Venedik’ten Büyük Jüri Ödülü ve Geleceğin Aslanı Ödülü ile dönen yapım, Fransa’nın Oscar temsilcisiydi. 15 aylık kızının ölümüne sebep olmakla suçlanan Laurence Coly’nin duruşmasını izlerken sanığın söyledikleriyle tanıkların ifadeleri genç romancı Rama’nın inançlarını sarsıyor. Belgesel kökenli yönetmen Alice Diop filmde, gerçek duruşma tutanaklarını yeniden canlandırıyor. 

“The French Connection/Kanunun Kuvveti”: Bu sene festivalin Retrospektif Bölümü William Friedkin’e ayrıldı. Toplam dokuz filmi gösteriliyor. Başyapıtlarından “The Exorcist”, yönetmenin kurgusuyla 2001’de ülkemizde perdeye gelmişti. 1971 yapımı “Kanunun Kuvveti” ise çoğumuzun televizyon dışında perdede izleme şansı yakalayamadığı bir diğer başyapıtı. Hem Gene Hackman’a hem de Friedkin’e (kariyerinde tek) Oscar kazandıran yapım, sinema tarihinin en iyi araba takip sahnelerinden birini sinema salonunda izlemek için bulunmaz fırsat. 

“İntikam Meleği-Kadın Hamlet”: “Shakespeare izleseydi Metin Erksan’ı da Fatma Girik’i de tebrik edebilirdi” dediğimiz film 1976 yapım, restore edilmiş kopyasıyla karşımızda. Fatma Girik’in vefatının ilk yılında gösterilmesi güzel düşünülmüş bir vefa örneği. Festivalin retrospektif düzenlediği William Friedkin ile bu filmin aynı yıl buluşması da iyi düşünülmüş. Zira Erksan, festivalde de gösterilecek Friedkin başyapıtı “The Exorcist”in, yerli uyarlaması “Şeytan”ı çektikten sonra “İntikam Meleği-Kadın Hamlet”e imza atmıştı. 

“Roter Himmel/Kızıl Gökyüzü”: Bu sene Berlin Film Festivali’nden Büyük Jüri Ödülü ile dönen film, Christian Petzold imzalı. Bir grup genç arkadaş yazlık evde bir araya geliyor. Evin yakınındaki ormanda çıkan yangın, aralarındaki ilişkiyi de etkiliyor. Petzold’ün romantik ve duygusal damarı alametifarikası. Bazen bu ruh hâli bunaltsa da seyirciyi kucaklamayı başarıyor. “Kızıl Gökyüzü”, yönetmenin hayranlarının beklentilerini karşılayacak bir yapım gibi görünüyor. 

“LCV (Lütfen Cevap Veriniz)”: Geçen sene Antalya Film Festivali’nde Cem Yiğit Üzümoğlu’na, Selahattin Paşalı (“Kurak Günler”) ile birlikte En İyi Erkek Oyuncu Ödülü getiren “LCV”; düğün törenine dakikalar kala sırları, yalanları, toplumun dayatmaları, tabuları, taktıkları maskeleriyle yüzleşen bir çiftin ve en yakın arkadaşlarının hesaplaşmasını anlatıyor. Tiyatrodan tanıdığımız Erdi Işık’ın senaryosu, bir odaya bireysel ve toplumsal ikiyüzlülükleri sığdırıyor. 

“20.000 Especies de Abejas/20.000 Arı Türü”: Bu sene Berlin’den gelen ödül haberleri arasında en çok merak edilen filmlerden biri… Çünkü En İyi Oyuncu Ödülü’nü kazanan başroldeki Sofía Otero, festival tarihinde dokuz yaşında bu ödüle layık görülen en genç oyuncu oldu. Film, küçük bir çocuğun kendi benliğini çözüp keşfetme çabasını anlatıyor. 

“The Eternal Daughter/Sonsuz Sır”: Joanna Hogg ve çok sevdiği oyuncusu Tilda Swinton, “The Souvenir” serisinin ardından yeniden bir arada. Swinton yeni filminde yine sınırlarını zorluyor ve bir anne-kızı, bir yönetmenle annesini canlandırıyor. Eski bir otele yerleşmelerinin ardından anılar ve gizlenen gerçeklerle yüzleşiyor ikili. Yapım, ABD’nin Ulusal Eleştiri Kurulu’nun (National Board of Review) 2022’deki en iyi 10 bağımsız film listesine girmişti. 

Uluslararası Yarışma

Bu bölümde farklı ülkelerden 10 yapım yer alıyor: “Parmi nous/Aramızdalar” (Sofia Alaoui), “The Survival of Kindness/İnsanlık Ölmedi” (Rolf de Heer), “Da-Eum-So-Hee/Sıradaki Kız” (Jung July), “El Agua/Su” (Elena López Riera), “L’envol/Al Yelkenler” (Pietro Marcello), “Atlantic Bar” (Fanny Molins), “Kör Noktada” (Ayşe Polat), “Jang-e jahani sevom/Üçüncü Dünya Savaşı” (Houman Seyyedi), “København findes ikke/Kopenhag Diye Bir Yer Yok” (Martin Skovbjerg) ve “Pamfir” (Dmytro Sukholytkyy-Sobchuk).

Başkanlığını Portekizli yönetmen João Canijo üstlendiği jüri; yapımcı Dora Bouchoucha, yönetmen Teona Strugar Mitevska, yönetmen Alexandre O. Philippe ve oyuncu Maeve Jinkings yer alıyor.

Kerem Ayan’ın önerileri

“On the Fringe/Hayatın Kıyısında” (Juan Diego Botto)
“Roter Himmel/Kızıl Gökyüzü” (Christian Petzold)
“RRR” (S.S. Rajamouli)
“Scrapper/Hırçın” (Charlotte Regan)
“The Eternal Memory/Sonsuz Hafıza” (Maite Alberdi)

Sevin Okyay’ın önerileri

“Mon Crime/Suç Bende” (François Ozon)
“Le Grand Chariot/Pulluk” (Philippe Garrel)
“Tout le monde aime Jeanne/Herkes Jeanne’ı Seviyor” (Céline Devaux)
“Sonsuz Sır/The Eternal Daughter” (Joanna Hogg)
“Aşk, Ateş ve Anarşi Günleri: Türk Sinemateki ve Onat Kutlar” (Önder Esmer)

Uğur Vardan’ın önerileri

“Roter Himmel/Kızıl Gökyüzü” (Christian Petzold)
“Scrapper/Hırçın” (Charlotte Regan)
“Mon Crime/Suç Bende” (François Ozon)
“Ren Altını” (Fatih Akın)
“Cam Perde” (Fikret Reyhan)

Ulusal Yarışma

Festivalin en merak edilen bölümünde bu sene 11 film Altın Lale için yarışıyor: “Bir Tutam Karanfil” (Bekir Bülbül), “Ölüler İçin Yaşam Kılavuzu” (Barış Fert), “Bars” (Orçun Köksal), “Yüzleşme” (Filiz Kuka), Iguana Tokyo (Kaan Müjdeci), “Kör Noktada” (Ayşe Polat), “Cam Perde” (Fikret Reyhan), “Boğa Boğa” (Onur Saylak), “Suna” (Çiğdem Sezgin), “Ayna Ayna” (Belmin Söylemez) ve “Sanki Her Şey Biraz Felaket” (Umut Subaşı). Geçen sene Adana’da yarışan “Suna” ve Antalya’da yarışan “Iguana Tokyo” ile “Ayna Ayna” dışındaki yapımlar, prömiyerini İstanbul’da yapıyor.
Başkanlığını Emin Alper’in üstlendiği, Farah Zeynep Abdullah, A. Emre Tanyıldız, Aylin Zoi Tinel ve Seray Şahiner’den oluşan jüri en iyileri seçecek. İlk defa geçen sene verilmeye başlanan En İyi Sanat Yönetmeni Ödülü bu yıl da yine Milliyet Sanat tarafından destekleniyor.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*