Arjantin 2001 yılında derin bir ekonomik krizin içerisine girdi, sokak eylemleriyle büyük karışıklıklar baş gösterdi. Ülke tarihinde ilk kez bir devlet başkanı, başkanlık sarayının çatısından helikopterle kaçarak iktidarı terk etti.
Ancak uzaklaşan sadece başkan Fernando de la Rua değildi. Ekonomisi çöken her ülkede olduğu gibi burada da bir çok insan, ilk fırsatta ‘yurt dışına kapağı atma’ derdine düşmüştü.
Böylesi koşullar içerisinde Rosario’lu Icardi ailesi tası tarağı toplayıp okyanusu geçerek İspanya’nın Kanarya Adaları’na göç etti. Mauro Icardi o esnada henüz 9 yaşındaydı. Arjantinli her çocuk gibi futbol topunu gördüğünde kanı kaynıyor, ekonomiden anlayacak büyüklükte olmasa da; meşin yuvarlak ile hayallerini büyütüyordu.
Vakit kaybetmeden adadaki Vecindario isimli futbol kulübünün altyapısına kayıt oldu. Kulübün genç yaş takımlarında top koşturduğu altı sene boyunca bir çok gole imzasını attı. Arona’daki uluslararası bir turnuvada parlayınca Valencia, Sevilla, Espanyol, Deportivo La Coruna gibi ana karadan ekiplerin radarına takıldı, Arsenal ve Liverpool gibi başka bir adanın devleri de transfer için sıralandı. Barcelona devreye girince ise işlerin seyri değişti, Katalan ekibi 15 yaşındaki yıldız adayını bünyesine katıverdi.
İTALYA’YA DAMGA VURDU
La Masia başlı başına bir markaydı ve bir futbol kulübünün altyapısı denince dünyada belki de akla gelen ilk isimdi. İşte kahramanımız bu futbol cennetinin kapısından içeri girdi. Katalan ekibindeki gelişimi iyi ilerliyordu, U-17 takımından U-19 takımına da yükseltildi. Barcelona formasıyla A takım forması giyme hayalleri vardı ama burada dolaylı yoldan da olsa karşısına hemşerisi olan bir diğer Rosario’lu Lionel Messi çıkacaktı. Ancak çoktan A takıma yükselmiş olan Messi, teknik direktör Guardiola tarafından ‘sahte 9’ olarak oynatılmaya başlanmıştı ve Guardiola’nın oyun sistemi Icardi’ye ihtiyaç duyacak bir yapıda değildi. O dönem akademidekiler Icardi’nin mutlaka parlak bir geleceği olacağını ancak bunun Barcelona’da olmayacağını söyleyerek durumu özetliyordu.
Mauro Icardi bunun üzerine bavullarını toplayarak, ailesinin kökeninin de dayandığı İtalya’nın yolunu tuttu. Sampdoria’daki iki sezonunda her iki maçtan birinde skora direkt etki eden istatistiğinden etkilenen Inter, oyuncuyu kadrosuna kattı. Barcelona rüyası gerçekleşmeyen futbolcu, gerçeğe dönüştüğünü belirttiği bir başka rüyasıyla Milano ekibindeydi bundan böyle. 20 yaşındayken kapısından girdiği Inter patlama yaptığı yer oldu, kulübü yedi yıl sonra terk ettiğinde mavi-siyahlı formayla 124 golü çoktan filelere göndermişti. İki kez yılın takımına seçildiği Serie A’da bir kez de yılın oyuncusu ödülüne layık görüldü, iki sezonu ise gol kralı olarak tamamladı. Çizme’de rakip savunmalara saldığı korkuyu anlamak adına Juventus’un başarılı stoperi Chiellini’nin o süreçteki şu sözlerine kulak kabartmak yeterli:
“Mauro Icardi bu zamana kadar karşılaştıklarımdan beni en çok zorlayan ikinci forvet. Ondan daha iyi olan sadece Cristiano Ronaldo ile karşılaştım.”
MESSİ KABUSU OLDU
Hal böyle olunca Paris Saint Germain kendisi için 60 milyon euroluk bonservisi gözden çıkarıverdi. Fransız ekibinin formasıyla ilk golünü attığı takım Galatasaray’ın, kendisinin sıradaki takımı; fileleri havalandırdığı yer İstanbul’un ise ailesiyle yakın bir gelecekte yaşamaya başlayacağı yer olduğundan habersizdi elbette…
İlk sezonunda Ligue 1’de 12 kez rakip kalecileri avlar ama daha önemlisi beş golle Şampiyonlar Ligi’nde başkent ekibinin en skorer ismi olmasıdır. Bu parlak performansına karşın sözü geçen sezonda Devler Ligi’nin final maçında yedek kulübesinde oturtularak hiç oynatılmamasına içerlemiş olsa gerektir. Belki de bu yüzden bir sonraki sezonda skora yaptığı katkısı azalır. Paris Saint Germain’deki son sezonunda ise karşısında bir kez daha milli takımdan arkadaşı Messi’yi bulur. Barcelona’daki varlığını dolaylı olarak etkileyen hemşerisi, bu kez direkt olarak kadrodan uzaklaşmasına neden olacaktır. Çünkü PSG hücum hattı Messi, Neymar ve Mbappe ile şekillenince, Icardi’ye yer kalmaz. Maxi Lopez ile yakın arkadaş olan Messi’nin, Icardi ile bu oyuncu arasındaki ‘Wanda Nara’ mevzusu yüzünden hemşerisinin milli takıma alınmasını istemediği, bu yüzden Icardi’nin Arjantin Milli Takımı kariyerinin kısa sürdüğü de iddia edilir. Bu iddia da doğruysa eğer, Lionel Messi Icardi’nin futbolculuğunda üç kez karşısına çıkarak kariyerinde önemli kırılmalara yol açmış demektir.
MANCİNİ FAKTÖRÜ
Süper Lig’e damgasını vuran yıldız futbolcunun Galatasaray’a gelişinin önü de işte böyle açılır. Mauro Icardi attığı goller kadar attırdığı gollerdeki klasıyla da futbolseverleri kendisine hayran bırakır. Kendisini böyle bir komple santrfora dönüştürenin de Roberto Mancini olduğunu burada eklememiz gerekir. Gollerini attığı ancak takım için oynamadığı eleştirilerinin yapıldığı periyodun ardından Mancini’nin Inter’inde takımı destekleyici bir görüntüye de bürünür. Verdiği gol paslarının sayısının artmaya başlaması, bu durumu destekleyen sayısal kanıtlardan yalnızca bir tanesi olacaktır. Bir diğeri ise sadece ceza sahası içinde dolandığını ortaya koyan ısı haritasının, deneyimli coach ile artık sahanın diğer bölgelerinde de var olduğunu belgeleyen görsel haritasıdır. Galatasaray’da hayranlıkla izlediğimiz oyuncu, işte bugünkü görünümüne yazının buraya kadarki bölümünde anlattığımız aşamalardan geçerek gelir. 29 yaşındaki santrfor, bir çok golcü özelliğini bünyesinde barındıran bu komple görüntüsüyle çıkar sahneye sarı-kırmızılılarda.
ROL MODELİ BATİSTUTA
Sırtı dönük aldığı toplarda dönerek isabetli vuruşlar yapması, fizik gücünü iyi kullanması, son vuruşlardaki müthiş bitiriciliği, uzaktan sert ve isabetli şutlar çekebilmesi, hava toplarındaki etkisi, markajdan kurtulma, savunma arkasına hareketlenme, pozisyon alma ve yer tutuşu, rakip savunmayı üzerine çekerek takım arkadaşlarına boş alan yaratma gibi daha bir çok özelliği doğal yeteneği olarak sergilemesiyle dünya futbolunun günümüzdeki sayılı golcülerinden biri olur çıkar.
Icardi sadece gol rakamlarıyla değil, attığı ve attırdığı gollerdeki estetikle de hitap eder futbolseverlere. Bu bağlamda gol sanatını da incelikle icra etmekte, golcülüğü Tango zerafetini içermektedir.
Rol modelinin Gabriel Batistuta olduğunu dile getiren ve bizlere unutulmaz ismin kalitesinde bir golcülüğü doya doya izlettiren forveti, Galatasaray’ın sadece 750 bin euro’luk bir ödemeyle ülkedeki futbolseverlerin beğenisine sunabilmiş olması ise, kulübün olduğu kadar ülkedeki futbolseverlerin de iyi talihidir şüphesiz.
KİTABI TARAFTARLA ARASINI AÇTI
Mauro Icardi’nin hayatını anlattığı, 2016’da yayınlanan ‘Sempre Avanti’ (Daima ileri) isimli bir otobiyografi kitabı bulunmakta. Kitap içeriği kadar, o dönem formasını giydiği Inter takımının taraftarlarıyla arasının açılmasına yol açmasıyla da gündeme gelir. Milano ekibinin fanatikleri, eserde yer alan ve hoşlarına gitmeyen bir bölümün kitaptan kaldırılması yönünde futbolcudan talepte bulunur, konuyu protesto eden pankartlarını hem stada hem de futbolcunun evinin önüne asar.
Inter’in as başkanı Javier Zanetti de futbolcu ile taraftar arasında doğan krizde taraftarlardan yana tavır alır ve gerekirse kaptanlığının elinden alınabileceğini zikreder. Kitaptaki tartışmalı bölüm, Icardi’nin kendi takımının taraftarını bir şekilde eleştirdiği kısımdır. Konuyla ilgili gerilim iyice tırmanınca futbolcu bu yüzden özür dileyecek, kaptanlık pazubendi kolunda kalacaktır.
WANDA NARA VE ÇALKANTILI HAYAT
Icardi’nin Wanda Nara ile olan çalkantılı ilişkisi, yıldız futbolcuyu sahadaki hünerlerinin yanı sıra saha dışındaki hayatıyla da sürekli gündemde tutuyor. Wanda Nara, 2008’de bir diğer Arjantinli futbolcu Maxi Lopez ile evlenir. Mauro Icardi önce, Sampdoria’dan takım arkadaşı Lopez ve Wanda çiftiyle iyi arkadaş olur. Wanda sonrasında çocuklarının babası Lopez’den boşanıp Icardi ile evlenir, futbolcunun menajerlik faaliyetlerinde de yer almaya başlar ve aynı zamanda bir sosyal medya fenomenine dönüşür.
Sampdoria, Inter ve Paris Saint Germain’de fırtınalar estiren Icardi, ilk olarak 10 yıl önce çağrıldığı ve ilk davetini sakatlanan Messi’nin yerini doldurması için aldığı milli takımda toplamda sadece sekiz kez forma giyer. Lopez’in arkadaşı olan Lionel Messi’nin bu olaylardan ötürü, Icardi’yi Arjantin Milli Takımı’nda istemediği yazılıp çizilir.
Maxi Lopez ile olan hadisesinin Arjantin’de de yadırgandığı yorumları yapılır. Ülkedeki taraftarlarla ve futbol ortamıyla futbolcunun güçlü bir bağının bulunmaması, milli takımdaki şansını iyi kullanmaması da, Arjantin Milli Takımı’nda sürekli bir isim haline gelmemesi açısından önemli faktörler olarak değerlendirilmektedir.
Bir yanıt bırakın