Tempo, tempo, tempo

Fenerbahçe çok zorlandığı maçı kazanmasını bildi.
En kritik eksikleri ile son haftaları sadece Trabzon yenilgisiyle kapatması çok önemli.
Ama dün Fenerbahçe’nin ikinci yarının başında yaptığı tempoyu 90 dakikanın en azından 45 dakikasında yapmalı. Yoksa her an gümbürtüye gidebilir.
Fenerbahçe ilk yarıyı yenilgi ile kapatmasının tabii ki belli başlı nedenleri vardı. Öncelikle hücum hattında Tadiç, Ferdi ve İrfan Can’ın berbat pas tercihleri.. Ortada öyle pozisyonlar var ki topun darbe şiddeti biraz ayarlansa ilk yarı ve maç çok rahat bir hale gelecekti. Ama top ya Karagümrüklü oyunculara ya da hızlı ve yavaş gitti. Bir türlü istenilen şiddeti ayarlayamadılar. Oysa bu kalitedeki futbolcuların bu hataları yapmaması gerekirdi.
Ve tabii bir de ilk gelen topun gol olması sendromu…
Fenerbahçe kalesine kimi getirirsen getir, ilk gelen top mutlaka gol oluyor. Karagümrük ilk 45 dakika bırak hücumu orta alanı bile zor geçerken en daraldığı anlarda pozisyon yakaladı ve o da gol oldu.
Fenerbahçe’de istek ve hırs olarak bir sorun yok. Ancak sorun istediklerini yapamamakta. Bu da dakikalar ilerledikçe takımın konsantrasyonunu bozuyor. Szymanski’nin kaçan fırsatından sonra Fenerbahçe “ah vah” derken golü yedi.
Tadiç ilk yarı çok kötüydü. O kötü olunca Ferdi de etkileniyor. Dzeko da ilk yarıda istediği topları alamadı. Top kazanmak için sürekli kulvar değiştirdi. Elinde böyle bir adam varken Dzeko’ya tek top kesememek Fenerbahçe’nin sıkıntı yaşamasının en büyük nedenlerinden birisi.
İlk yarıda ise sadece İrfan ile her yere çırpınan İsmail dışında sahaya ağırlığını koyan yoktu.
Peki ikinci yarıda ne oldu?
Devrenin başında Fenerbahçe müthiş bir tempo yaptı. Türkiye Ligi’nde de bu tempoyu yapabilen en iyi takım Fenerbahçe.
Üstelik bir de Tadiç kendini hatırladı. Daha doğrusu bu takım için ne kadar önemli olduğunu hatırladı.
Tabii bir de İrfan Can Kahveci. Tempoyu seven bu iki oyuncu Szymanski’nin de katılmasıyla rakip kale önünde çok etkili oldu.
Zaten ilk gol gelince 2.’nin de geleceği belliydi.
Bu arada İsmail ve Crespo’nun baskısını unutmamak lazım. Özellikle İsmail her maç üstüne koyuyor. Sadece hücum katkısını ve oyun kuruculuğunu biraz daha geliştirmesi lazım. Bu eksikliği de orta alanda bütün takımı etkiliyor. Fred varken o konuda rahattı. O işi Fred yapıyordu. Şimdi dönünce İsmail daha da rahatlayacak.
Sonuç olarak Fenerbahçe çok zor bir maçı kazandı. Karagümrük ligin her haftasında üstüne koyan bir ekip. Dün puan ya da puanlar alabilirlerdi. Ancak ikinci yarıda ki Fenerbahçe temposuna yapacak bir şeyleri yoktu.

Akılda kalanlar

Arda Kardeşler: İlk yarı kaleci Dituro 45 dakikasın neredeyse 15 dakikasını boşa geçirdi. Hoca tek kart göstermedi ve 3 dakika ek süre verdi. Üstelik bir de Fenerbahçe’nin atağını kesti. 2. yarı neredeyse oyun hiç durmadı 6 dakika verdi. Bu nasıl bir dengesizlik. İlk yarı Szymanski’ye yapılan faul çizgi üzerinde gibi gözüktü. Ama hakem konuyu tartışmaya bile açmadı. Samet’in pozisyonuna niye penaltı vermediklerini ben anlayamadım. Tek kurtarır yanları oyuncunun kolunun göğüs hizasında olması.

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*