Tesadüfen öğrendiği bilgi 27 yaşında hayatını kurtardı! ‘Vücudumda kanser yok, temizim’

Gonca Kocabaş / Milliyet.com.tr – Evli ve Antalya’da yaşayan Ecem Türkdoğan, profesyonel olarak sosyal medya danışmanlığı ve içerik üreticiliği yapıyor. Kanserle mücadelesi başladığında kendine bir sosyal medya hesabı açarak sürecini, kendi durumunda olan arkadaşlarıyla paylaşmaya karar veren genç kadın bu paylaşımlarına hâlâ devam ediyor, anlattıkları ise herkesin kulağına küpe olacak türden.

ÖĞRENDİĞİ BİLGİ HAYATINI KURTARDI

Ecem Türkdoğan 17-18 yaşlarındayken meme kanserinin önüne geçebilmek için her kadının kendini muayene etmeyi öğrenmesi gerektiğini duyup, öğrendiği bu bilgiyle kendini muayene etmeyi alışkanlık haline getirdi. Ve bir gün memesinde hızla büyüyen bir kitle fark etti. O yaşlarda öğrendiği bu bilgi sayesinde 27 yaşında 3. evre meme kanserine yakalandığını öğrendi. Kansere yakalandığını öğrenenlerden eşi hariç herkesin paniğe kapıldığını dile getiren Ecem, “Bu süreçte benden daha çok hırpalandıklarını söyleyebilirim. Beni nelerin beklediğini bilmemenin verdiği tedirginliğin yanı sıra yakın çevremi üzgün gördüğüm için duygusal olarak zor günler yaşadım. Zaman ilerledikçe hep birlikte üzüntümüzü bir kenara bırakarak tedaviye  odaklandık” bilgisini paylaştı.

‘7 SAAT SÜREN AMELİYATA GİRDİM’

Ecem’in hastalığı lokal ileri evrede olduğu için hemen kemoterapilere başlandı. 8 kür kemoterapi, 17 kür akıllı ilaç sonrasında 25 seans radyoterapi aldı. Genç hasta grubunda yer aldığı için mastektomi ameliyatına karar verildi yani her iki memesi ve koltuk altı lenfleri alındı. “Çocuk sahibi olmadığım için mastektomi ameliyatı yapılacak olması ilk zamanlarda çok üzdü, süt veremeyen bir anne olmak beni korkuttu” diyen Ecem, “Tabii tüm bu tedavi sürecinin Kovid-19 salgınına denk gelmesi de başka bir stres kaynağıydı. Doktorumun, eşimin, ailemin ve arkadaşlarımın desteğiyle korkularımla mücadele ettim ve yaklaşık 7 saat süren bir ameliyata girdim” deyip sözlerini şöyle sürdürdü:

“Her tedavide olduğu gibi kanser tedavisinde de moral ve motivasyonun çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bence sadece hastanın değil, hastanın yakın çevresinin de moral ve motivasyonun yüksek olması çok önemli. Saçlarınızı kaybettiğinize üzülürken bir bakıyorsunuz aileniz, arkadaşlarınız perişan halde. Bir de onlara üzülüyorsunuz. Tedavinin bir parçası olarak, sizi yaşatmak için memelerinizin alınacağını öğreniyorsunuz. Hem fizyolojik hem psikolojik açıdan insanı derinden etkileyen ağır bir sürece giriyorsunuz ama enerjinizi kendinize vermeniz gerekirken sevdiklerinizi toparlamaya çalışıyorsunuz. Pek çok kişi bu durumdan muzdarip. Herkes acısını, üzüntüsünü yaşamalı ama bunu tüm o süreçle mücadele edecek kişiye yansıtmadan.”

‘HAYATIMDA STRESE YER YOK’

Kanser tedavisinde bir anda tamamen iyileşmenin olmadığını, hastaların az da olsa risk altında olduklarını söyleyen Ecem Türkdoğan, bundan dolayı kemoterapilerden sonra koruyucu tedavilerin ve periyodik olarak kontrollerin devam ettiğini dile getirdi. Kendisi girdiği son pet CT taramasında kemoterapilerin kanserli hücreler üzerinde etkili olduğunu ve aktif tedavisi devam eden bir hasta olmaktan çıkıp artık kontrol hastası olduğunu öğrendiğinde tarif edemeyeceği bir mutluluk yaşadığını da belirtti. 

Ecem, kanser teşhisi almadan önce sağlıklı beslenen, spor yapmaya çalışan biriydi fakat iyileştikten sonra hastalığı nüks etmesin diye daha planlı ve neyin neden olduğunu bilerek, okuyarak, araştırarak hayatı yaşamaya başladı. Ancak en önemlisi hayatından stresi çıkarttı. Ecem Türkdoğan, “Stres yaratacak bir durum varsa ve ben buna müdahale edecek konumda değilsem hemen sırtımı dönüyorum. Belki bencilce gelebilir ama önceliği kendime vermeyi öğrendim” diyor.

DOKTORUNDAN İZİN ALARAK ARALIKLI ORUCA BAŞLADI

Tedavilerle birlikte epey kilo aldığına değinen Ecem, “Çok sevdiğim onkoloğum Prof.Dr. Mustafa Özdoğan, sağlığım için aldığım tüm kilolarımdan kurtulmamı istedi. Doktorumdan izin aldıktan sonra kendime uygun olduğunu düşündüğüm aralıklı oruca başlama kararı aldım. Kullandığım ilaçlar metabolizmayı yavaşlatıyor. Aylarımı alacak olsa da eski kiloma dönmeye çalışıyorum.  Bir yandan beslenmeme dikkat ediyorum bir yandan da reformer pilates ve yürüyüş yapmaya çalışıyorum” yorumunda bulundu.

Beslenme tarzlarının sürdürülebilir olması için insanların ihtiyaçlarına ve sosyal hayatlarına uygun olması gerektiğini söyleyen Türkdoğan, “O nedenle kilo verme sürecine girecek olanlara bu iki unsuru göz önüne almalarını öneririm. Kısa bir araştırma yaptıktan sonra, aralıklı orucu uzun vadede devam ettirebileceğime karar verdim. Ancak dikkat edilmesi gereken bazı durumlar var. Aralıklı oruç yaparken günün belli saatlerinde yemek yiyip, geri kalan uzun saat aralıklarında aç kalındığı için öğün saatlerinde alınması gereken kalori miktarının altında beslenilmemesi gerekiyor. Aksi takdirde süreç sağlıksız bir duruma evrilebilir. Bu noktada da profesyonel destek almanın çok önemli olduğunu düşünüyorum” diyerek ekledi:

“Benimle aynı durumu yaşayan kişilere şunları söylemek isterim. Sürecinizi ve sizi en iyi bilen kişi doktorunuz. Teşhis aldığınızda herkesin kanseri iyileştiren mucizevi besin, tarif, karışım önerileri olacak. Kesinlikle doktorunuza danışmadan herhangi bir kür uygulamayın, doktorunuzun sözünden çıkmayın. Son olarak geçmeyeceğini sandığınız bu zor günler geçecek. Hepinize sımsıkı sarılıyorum.”

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*