Aleksandar Vucic..
Sırbıstan’ın 54 yaşındaki Cumhurbaşkanı..
Dünyayı 3-4 ay içinde ciddi bir çatışmanın beklediğini, ülkedeki yağ, un ve şeker stoklarını kontrol ettiklerini ve insanlığın kısa bir süre içinde milyonlarca kişinin hayatını kaybedeceği gerçek bir felaketle yüzleşeceğini iddia ediyor!
Sırbistan Cumhurbaşkanına mı kalmış Dünya’yı kasıp kavuracak bir savaşın çıkacağını söylemek demeyin… 1. Dünya Savaşı bir Sırp milliyetçisinin Avusturya-Macaristan İmparatorluğu veliahtını öldürmesiyle başladı. Sırbistan, Balkanlar’da Rusya’nın en yakın müttefiki.
İlginçtir, Vucic ile aynı günlerde bizim Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan da İsviçre’de gerçekleşen Ukrayna Barış Konferansı’nda “Coğrafi olarak bu savaş Ukrayna’nın da ötesine geçebilir” uyarında bulundu…Henüz netleşmese de ufukta insanlığı tehdit eden bir büyük tehlikenin belirdiğini Fidan’ın şu cümlesinden çıkarmak mümkün: Köprüden önceki son çıkışta olabiliriz…
Umarım “Tren istasyondan ayrıldı ve onu kimse durduramaz” diyen Sırp Cumhurbaşkanı yanılıyordur.Fakat şu gerçekle de artık yüzleşmeli ve kendimizi buna göre konumlandırmalıyız: Dünya kritik bir dönüm noktasında. Olağanüstü dönemlerde yaşanacak olağanüstü gelişmeler her an karşımıza çıkabilir, hayatımıza etki edebilir.
Kendi adıma iç politikadaki kısır çekişmelerin de mahalle kavgalarının da sonunun geleceğine inanmıyorum. Ama siyaset kurumu normalleşmeyi en azından dış politikada sağlamak zorunda. Dünyanın koşar adım savaşa sürüklendiği bir dönemde dış politikada sosyal medya polemikleriyle kaybedecek vaktimiz de enerjimiz de yok.
Normalleşme nasıl başlar?
CHP lideri Özgür Özel’e göre “Normalleşme kayyum siyasetinin terk edilmesiyle” başlamalı!
CHP liderinin “Kayyum siyaseti” dediği şey aslında 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 45 ve 46. maddeleri. Kanun diyor ki… Belediye başkanı veya başkan vekili ya da meclis üyesinin “terör veya terör örgütlerine yardım ve yataklık” suçları sebebiyle görevden uzaklaştırılması veya tutuklanması ya da kamu hizmetinden yasaklanması veya başkanlık sıfatı veya meclis üyeliğinin sona ermesi hallerinde 46. maddedeki makamlarca (İçişleri Bakanlığı/Valilikler) belediye başkanı veya başkan vekili ya da meclis üyesi görevlendirilir.
Yani Belediye Başkanı terör ve terör örgütüne yardım yataklıktan alındıysa Kayyum dışında bir seçenek yok.
Dolayısıyla “Kayyum siyaseti” diye bir şey de yok. Kanun var. Belediye Başkanı terör dışında bir suçtan alınsaydı yerine belediye meclisinden bir isim seçilebilirdi. (2010 yılında Adana’da yolsuzluk iddiasıyla açığa alınan Aytaç Durak’ın yerine belediye meclisinden Zihni Aldırmaz’ın seçilmesi örneğinde olduğu gibi.)
Eğer siyasette normalleşme denilen şey terör örgütlerinin belediyelerde kadrolaşmasına, örgüte yardım , yataklık yapanların görmezden gelinmesine bağlıysa kalsın…
Bunun adı normalleşme değil başka bir şeydir. Böyle bir sürecin sonunda ortada normalleşmeyi konuşacak devlet de vatan da kalmaz.
Bir yanıt bırakın