HANDE ATILGAN Ankara – Türkiye Barolar Birliği (TBB) deprem bölgesi için 1999 depreminden sonra yayınlanan “Depremzedeler İçin Hukuk Rehberi” kitapçığını güncelledi. Rehberde, vergi hukuku, sağlık hukuku, ağır hasarlı yapılarda mağdur olan vatandaşların hakları, adli yardımlaşma, mirasçılık ve tazminat durumları, ölüm ve yaralanma meydana gelen durumlar ve idarenin sorumlulukları yönünden pek çok başlık yer alıyor.
Rehberin önsözünde “TBB, 1999 depremi sonrası hazırlanarak ilk baskısı hemen Ağustos 1999’da yapılan ve ardından 2001 yılında güncellenen Depremzedeler İçin Hukuk Rehberi adlı kitapçığımızı yeniden değerlendirme kararı aldı. Bu amaçla depremden sonraki ilk 48 saat içerisinde harekete geçilerek, her bir başlık altındaki güncellemeleri yapmak üzere meslektaşlarımız bu gönüllü çalışmaya katılmışlardır. Umarız bu rehberi bir kez daha güncellememizi gerektirecek felaketler yaşanmaz” ifadeleri dikkat çekti.
‘Depremzedenin zararı ivedilikle çıkarılıp, karşılanmalı’
TBB web sayfasından erişilebilen rehberde, vatandaşa ve yetkililere önümüzdeki dönemde hızlanacak hukuki süreçler ve sorumluluklarla ilgili şu uyarılar yapıldı:
“Bugüne kadar yaşanan felaketler; başta yerel yönetimler olmak üzere, gelmiş geçmiş merkezi yönetimlerin gerek Anayasa’nın gerek imar yasa ve yönetmeliklerinin kendilerine yüklediği görev ve sorumlulukları yerine getirmediklerini ve /veya eksik ya da kusurlu yerine getirdiklerini açık seçik ortaya koymuştur. Bunun hukuktaki adı ‘hizmet kusuru’dur.
Bu durumda devletin; vatandaşı, ne kadar sürede sonuçlanacağı ve sonuçlandığında tahsil imkânı olup olmayacağı belirsiz olan bir hukuk savaşına mecbur bırakmayıp, kamusal zarar yanında özel yani vatandaşın zararının da envanterini ivedilikle çıkartarak depremzedelerin tüm zararını karşılaması, tazmin ettiği bu zararı daha sonra ikincil derecede sorumlu ve kusurlu olan yüklenici, mimar, mühendis, yerel yönetim görevlisi gibi kişi ve kuruluşlara rücu etmesi gerekir. Aksi hâlde olağan koşullarda dahi yetersiz kalan mevcut yargı birimlerinin, olağanüstü koşullarda adalet hizmeti vermesi, bu bağlamda açılacak binlerce davanın altından kalkması fiilen ve maddeten mümkün değildir.”
Bir yanıt bırakın