Mikail Kaya (41) Makedon göçmeni bir anne ve Tatar bir babanın çocuğu olarak Manisa Turgutlu’da dünyada geldi. Çocukluğu, gençliği yoklukla geçen ve “Hayata sıfıran başladım” diyen Kaya, Turgutlu’da ilkokuldan bu yana PVC ve alüminyum doğrama işiyle uğraşıyor. “Çocukluk aşkım” dediği Selma Kaya (38) ile 19 yıldır evli olan Mikail Kaya’nın 19 yaşında bir de oğlu var.
YÜZDE 70’İNİ GERİ DÖNÜŞÜM MALZEMELERİYLE YAPTILAR
Evlendikleri günden itibaren bir köyde dağ evlerinin olması ve orada doğal beslenip doğal yaşam sürme hayalleri olan Kaya çifti, 2009 yılında Manisa’nın Turgutlu ilçesinin Sivrice Köyü’nden 7 dönümlük bir arazi satın aldı. Ancak satın aldıkları bu arazi çok dik olduğu için teraslama çalışması yaparak 7 kademe haline getirdiler ve hayallerindeki evlerini de 4’üncü kademeye konumlandırdılar. Evlerinde yaşlanmayı planladıkları için temelden çatıya kaliteli ve sağlam yalıtımlı ergonomik ürünler kullanmayı tercih ettiler. Kendisi de yıllardır inşaat sektöründe olduğu için ürünleri iyi tanıyan Mikail Kaya, kendi evini yapmasında bu özelliğin maddi açıdan kendilerine faydasının olduğunu dile getirdi.
105 metrekare olan evlerinin en büyük özelliği ise yüzde 70’inin geri dönüşüm malzemeler kullanılarak yapılmış olması. Yaptıklarından örnekler veren Mikail Kaya, “Bir müşterimizin katlanır cam balkonlarını yaptık. Orada emniyet amaçlı daha önceden taktırmış olduğu demir korkulukları söktük ve hurdaya atacağımıza buradaki dağ evimizin çit yapımında kullandık. Yine bir müşterimizin alüminyum balkon korkuluğunu yapmak için demir korkuluğunu sökmüştük, buradaki verandamıza korkuluk yaptık. Evimizde saymakla bitmeyecek kadar fazla geri kazanım var. Hurdaya gidecek malzemeyi değerlendirmek bana büyük keyif veriyor ve bundan da çok mutlu oluyorum” açıklamasında bulundu.
‘SADECE KEÇİ VE GÜVERCİN GÜBRESİ KULLANIYORUZ’
Böyle bir hayata sahip olmak için kişinin önce sevmesi ve hayal etmesi gerektiğini söyleyen Kaya, “Daha sonrasında imkanlar dahilinde arazi veya arsa alarak bir yerden başlamak gerekiyor, tabii bunun için de para gerekiyor. Bize ‘Sizin gibi yapabilir miyiz, yaşayabilir miyiz?’ diye çok soran oluyor. Doğrusu ben de cevap olarak ‘Bu tarz soru soranlar hiç bu yola çıkmasın ve böyle köyde yaşamayı düşünmesinler’ diyorum. 19 yıl önce köy evimizin planını bir deftere çizerken kimseye sormadık. Çok istedik, çok hayal ettik ve gerçekleşmesi için inanın çok çabaladık” deyip ekledi:
“Burada yaşamaya başladığımızdan beri yuvamızda daha bir huzur, bereket, mutluluk olmaya başladı. Doğanın içerisinde insan stres olmuyor, kafaya hiçbir şey takmıyor. Çünkü evimizde iş çok oluyor, hiç boş zamanınız yok. Köyde her şeyi yaz-kış kendimiz ekip biçiyoruz. Hem ekonomik hem de doğal ve sağlıklı besleniyoruz. Arazimizde ağaçlarımıza ve sebzelerimize asla kimyasal, hazır gübre kullanmıyoruz. Sadece keçi ve güvercin gübresi kullanıyoruz.”
‘BAKINCA ÖMRÜMÜN UZADIĞI HİSSİNE VARIYORUM’
“Gerçeği söylemek gerekirse herkesin köyde yaşayabileceğini düşünmüyoruz” diyen Kaya ailesi, “Sorumlulukları var. Başta erken kalkmak gerekiyor. Kışın özellikle odun kır, soba yak, sobada ekmek yap, yemek yap gibi durumlar söz konusu. İstediğin gıda ve ev gereçlerine hemen ulaşamıyorsun. Bakkal ve market yok, kargo da gelmiyor. Evdeki temizlik ve gıda ürünlerini toplu alıp stoklamak gerekiyor. Tarlada işi de var. Ancak ne olursa olsun burada yaşadığımıza hiç pişman değiliz, iyi ki böyle bir yaşam tarzı seçmişiz” bilgisini paylaştı.
Etraflarındaki yakınlarının ve dostlarının ilk başta bu olayı garipsediklerini ancak kendilerinin vazgeçmediğini söyleyen Kaya ailesi, “İnsanlarda hep şöyle bir düşünce var: ‘Yaşlanınca, emekli olunca biz de köy hayatını tercih edelim.’ Bence insanlar geç olmadan, yaşlılığı beklemeden bir an önce kararlarını versinler. Hayat dün değil, yarın ya da önümüzdeki aylar değil, siz gelecek planları yaparken akıp geçen günler hiç değil. Hayat bugün, tam şu an” yorumunda bulundu. Köyde sürekli birtakım işlerle uğraştığına Mikail Kaya, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Yaptığım işlerin karşısına geçip baktığımda ömrümün uzadığı hissine varmak çok farklı bir haz. ‘El becerim yok’ diyenlere de ‘Öğrenirsiniz’ diyorum. Arkadaşlarımızdan da bu hayata geçme eyleminde olanlar var fakat şeytanın bacağını bir türlü kıramıyorlar.”
ASTIM İLAÇLARINI BIRAKTI, HASTANENİN YOLUNU UNUTTU
Gençliğinden beri astım, bronşit hastası olan Mikail Kaya köyde yaşamaya başladıktan sonra bu hastalıktan kurtulduğunu da söyledi. 750 rakımlı köylerinde temiz hava, bol oksijen, rüzgar, yağmur, kar, dolu, fırtınanın bolca olduğunu söyleyen Kaya, “Neredeyse doktorun yüzünü, hastanenin yolunu unuttuk. 7 dönüm arazimizde 160 adet ceviz, 95 ağaç karışık meyve ağaçlarımız var. Ağaçlarımızın arasını da bahçe dikimi yaparak değerlendiriyoruz. Tarımsal suyumuz ve içme suyumuz bol, evimize sanayi elektriği de getirdik. Elbette şehir hayatındaki gibi konfor yok ama insan sevince tüm zorlukları aşıyor hatta çok keyif alıyor” dedi.
Bir yanıt bırakın